28 Şubat 2011 Pazartesi

And The Oscar Goes To



En İyi Film: The King's Speech

En İyi Yönetmen: Tom Hooper "The King's Speech"

En İyi Erkek Oyuncu: Colin Firth "The King's Speech'

En İyi Kadın Oyuncu: Natalie Portman "Black Swan"

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christian Bale "The Fighter"

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Melissa Leo "The Fighter"

En İyi Yabancı Film: In a Better World / Susanne Bier / Danimarka

En İyi Uyarlama Senaryo: The Social Network, Aaron Sorkin

En İyi Orijinal Senaryo: The King's Speech: David Seidler

En İyi Görüntü Yönetimi: Inception - Wally Pfister

En İyi Sanat Yönetmeni: Alice in Wonderland - Robert Stromberg, Karen O'Hara

En İyi Animasyon: Toy Story 3

En İyi Animasyon (Kısa Metraj): The Lost Thing

En İyi Müzik: The Social Network, Trent Reznor ve Atticus Ross

En İyi Şarkı: Randy Newman, If I Rise - 127 Hours

En İyi Görsel Efekt: Inception, Paul Franklin, Chris Corbould, Andrew Lockley ve Peter Bebb

En İyi Kurgu: The Social Network Angus Wall ve Kirk Baxter

En İyi Ses Miksajı: Inception, Lora Hirschberg, Gary A. Rizzo ve Ed Novick

En İyi Ses Montajı: Inception, Richard King

En İyi Makyaj: The Wolfman, Rick Baker ve Dave Elsey

En İyi Kostüm: Alice in Wonderland, Colleen Atwood

22 Şubat 2011 Salı

Metropolis



Fritz Lang, Metropolis ile 1927 yılında kapitalizmin çarklarının insanları nasıl yuttuğunu göstermişti. Günümüz itibariyle durumda pek bir değişiklik yok. Bizede Lang'a bu ileri görüşlülüğündeki sınır tanımazlık adına minnetlerimizi sunmak kalıyor.

Duck Soap




Marx kardeşler Ördek Çorbası ile beni kalbimden vururlar. En sevdiğim adamlar! Groucho ise şu dillere destan ayna sahnesi ile ondan niye hala övgülerle söz ettiğimizi ispatlar. 1933

Battleship Potemkin



Potemkin zırhlısı öyle bir filmdir ki hem sinemanın başlangıcına damgasını vurur hemde sinema varoldukça hatırlanacaktır. Sergei Eisenstein ünlü merdiven sahnesiyle pek çok insana film yapma adına ne büyük ilham vermiştir. Yıl 1925

Gold Rush



Chaplin ayakkabısını afiyetle yer. Altına hücumla zamanın tüm değerleriyle dalgasını geçer. 1925

Nosferatu, eine Symphonie des Grauens



Bu sahneyi unutmak ne mümkün. Nosferatu kurbanının odasına usulca yaklaşır. Sizinde tüylerinizi diken diken yapar. Murnau'dan bir başyapıt. Yıl henüz 1922. Vampirlerin piri iş başında.

Almost Famous



"Farklı olduğunu kabullendiğin an normalleşeceksin."
Penny Lane

21 Şubat 2011 Pazartesi

Yine Dagur Kari



"Hayatı bir hindistan cevizi olarak düşün. Dışı sert. Doğru alet ya da edevatın yoksa veya nasıl kıracağını bilmiyorsan işe yaramaz bir şeymiş gibi görünebilir. Ancak nasıl kıracağını bilirsen, içindeki tatlı sıvıya ulaşabilirsin."

1. Çeşme Film Festivali Filmleri



22 Şubat 2011 – 1. Gün

- Selin’i Beklerken (kurmaca- 2010) Yönetmen: Baran Şaşaoğlu
- Yüreğimiz Yangın Karası (kurmaca- 2011) Yönetmen: Mutlu Şahin
- İrmik Helvası (belgesel- 2008) Yönetmen: Ezgi Kaplan
Takuki Tovmasyan bir yandan irmik helvası kavururken diğer yandan aile tarihinden bir hikâyeyle kolektif hafızamızı yokluyor.
-Temiz Olmak Lazım Yönetmen: Hasan Kurt
- Top (kurmaca- 2011) Yönetmen: Murat Tümer, Mithat Zencir, Mehmet Kurt
Geçmişten beri, heteroseksist yaklaşım ve homofobik şiddet, Türkiye’de ve dünyada kendini göstermektedir. Bununda ötesinde bu durum, özellikle ülkemizde, değiştirilmesi zor bir “anlayış” haline gelmiştir. Top filmi bu durumu bir berberin gözünden anlatmaya çalışmakta ve toplumda yerleşmiş eşcinsellik klişelerinin bir insanın hayatına etkilerini sorgulamaktadır.
- Güneşin Karanlığı (kurmaca- 2009) Yönetmen: Ayşegül Yadigar
Güneş 1999 Türkiye Körfez Bölgesi depreminde ailesini ve bir kolunu kaybettikten sonra, kendisini dış dünyaya kapatmıştır. Onun görme ve işitme algılarının ne derece sağlıklı olduğu da kesin değildir. Doktorların elindeki tek ipucu Güneşin hala elinden bırakmadığı tebeşir ve tamamlayamadığı resimdir. Güneş’in kaosu, bir anlamda, gezegenimizi vareden Güneş Sistemi’nin kaotik oluşumuna da bir göndermedir.
- Karga Leşi (animasyon- 2009) Yönetmen: Önder Menken
- Altıkırkbeş (kurmaca-2008) Yönetmen: M. Barış Çorak
Altıkırkbeş, Mustafa Barış Çorak’ın yazıp yönettiği, evli fakat sorunlu bir çiftin yaşamından bir kesiti gözler önüne sunan, 2008 yapımı kısa metrajlı filmdir. Film çekimleri Eskişehir’de yapılmıştır. Eser, Altıkırkbeş ismini, bu çiftin hayatlarını ikiye ayıran 6.45 vardiyasından almıştır.
- Ara (Uzun Metraj- 2007) Yönetmen: Ümit Ünal
ARA, birbirini seven ama aldatan, ölesiye kıran ama bırakamayan dört kişinin hikayesi.

18 Şubat 2011 Cuma

James..

Ran



"İnsanlar doğarken ağlayarak doğarlar ve yeterince ağladıklarında da ölürler"
Kyoami

Ana+Otto



"Hava soğuk olduğunda pek çok şey hızlı olur. Rastlantılar mesela"
Los amantes del Circulo Polar

Amelie



"Sen olmasaydın bugünkü duygularım dünkü duygularımın ölü kabuğu olurdu"

17 Şubat 2011 Perşembe

That Rabbits Dynamite!



Sadece Monty Python serisinin değil sinema tarihinin en harika sahnelerinden biri. Tek kelimeyle muhteşem..

15 Şubat 2011 Salı

BAFTA 2011



BAFTA ödüllerinin kazananları:

En İyi Film: The King's Speech
En İyi Kadın Oyuncu: Natalie Portman- Black Swan
En İyi Erkek Oyuncu: Colin Firth- The King's Speech
En İyi Yönetmen: David Fincher- Social Network
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Helena Bonham Carter- The King's Speech
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Geoffrey Rush- The King's Speech
En İyi İngiliz Filmi: The King's Speech
En Orijinal Senaryo: The King's Speech- David Seidler
En İyi Yabancı Film: The Girl With The Dragon Tattoo (İsveç versiyonu)
En İyi Animasyon Filmi: Toy Story 3
En İyi Uyarlama Senaryo: Social Network
En İyi Prodüksiyon Tasarımı: Inception
En İyi Görsel Efekt: Inception
En İyi Makyaj ve Saç: Alice in Wonderland
En İyi Kostüm Tasarımı: Alice in Wonderland
En İyi Sinematografi: True Grit
En İyi Montaj: Social Network
En İyi Ses: Inception
En İyi Müzik: The King's Speech- Alexandre Desplat
En İyi Kısa Animasyon: The Eagleman Stag
En İyi Kısa Film: Until The River Runs Red.

11 Şubat 2011 Cuma

Heath..


"Planı olan bir adam gibi mi duruyorum? Benim ne olduğumu bilmiyorsun. Ben arabaları kovalayan köpek gibiyim. Eğer yakalasam bile ne yapacağımı bilemem. Anlarsın ya. Ben sadece yaparım."
Joker

7


Ernest Hemingway "Dünya güzel bir yer ve de uğruna savaşmaya değer" demiş. Ben bu cümlenin ikinci yarısına katılıyorum.
William Somerset

10 Şubat 2011 Perşembe

Time of the Gypsies


"Kendime yalan söylemeye başladığımdan beri kimseye inanamaz oldum"
Perhan

Harry&Sally


Aslına bakarsanız romantik-komedi pek de hazettiğim bir tür değildir. Ama bunla ilgili tüm fikirlerimi yerle bir eden bir film vardır mesela. When Harry Met Sally. 1989 yapımı bu romantik-komedi(!) de Billy Crystal ve Meg Ryan karşılıklı olarak tüm marifetlerini sergiler. Kadın-Erkek ilişkilerinde hepimizin kafasını karıştıran tüm sorulara yanıt ararlar. Bazen bulurlar bazen bulamazlar bazen tartışırlar ve en sonunda da tabiki kaçınılmaz olarak sevişirler. Türkçe adıyla Harry Sally ile tanışınca tüm yönleriyle türünü paylaştığı diğer filmlerden farklıdır. Çok samimidir. Herkesin başına gelebilecek olaylar etrafında cereyan eder her şey. Meg Ryan'ın restoranda yaptığı orgazm taklidi elbette bu film değince ilk akla gelen. Harry son sahnede "Hayatının geri kalanını birisiyle geçirmek istediğini anladığın zaman hayatının geri kalanının mümkün olduğunca çabuk başlamasını istersin" der. Aşkı bulduğunun en bariz örneğidir bu. Ve Sally'ye "Sana evet demeyi seviyorum. Çünkü sana evet demek tüm dünyaya hayır demek" Aşkı onla beraber gelen sevgiyi belkide ilk anda başlayan o kıvılcımı çok iyi anlatır usta yönetmen Rob Reiner. Hafızalarımızı yoklayınca da tüm zamanların en hisli filmleri arasındaki yerini alır şüphesiz.

Woody



Annie Hall başlarken döktürür gene o eşsiz zekasıyla. İlham kaynağı Groucho Marx'tan alıntı yapar
"Beni üyeliğe kabul edecek hiç bir kulübe üye olmam"
I Love You Woody :)



Alvy Singer bu muhteşem filmin son sekansında şu muhteşem hikayeyi anlatır.
Adam, bir gün doktoruna gider ve "Doktor, kardeşim fıttırdı. Kendini tavuk sanıyor." der. Doktor da: "Getirseydiniz ya, tedavi ederdim." der. Adam da şöyle der: "Evet ama doktor, yumurtaları çok işime yarıyor."
Galiba ben de insan ilişkilerinde aynı şeyi hissediyorum. Akıldışı, mantıksız, hatta saçma olduklarını bilseniz de...sürdürmeye çalışıyorsunuz. Çünkü hepimizin yumurtalara ihtiyacı var.

Love's a Bitch


Iñárritu'nun olaylara çapraz koşu yaptırmaya başladığı filmi Amores Perros elbetteki bu konuda en yukarda. Sonraki Babel felaketini saymazsak Alejandro bu işi çok başarıyla yapan insanlardan. Bu filmde Gael Garcia Bernal faktörünü de göz önünde tutmamız gerek tabiki. Meksikalı aktörün dünya sinemasına sunulduğu ilk film oldu. Sonralarını zaten siz biliyorsunuz. Zaman içinde bir külte dönüşen bu hikaye etkileyiciliğini hala koruyor. Nefis bir replik bu şaheserden.
"Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarını anlat"
Yorumsuz.

9 Şubat 2011 Çarşamba

R.I.P.


Last Tango in Paris ve Passenger gibi sinema tarihinin kült filmlerinde genç yaşında başrolü kapan Fransız aktrist Maria Schneider geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. Bertolucci ve Antonioni gibi yönetmenlerle Marlon Brando ve Jack Nicholson gibi oyuncularla çalışmak herkese nasip olmayacak şeyler. Maria'da bunları başarmış biri olarak mutlu bir elveda yapmıştır sanırım.

Gülün Adı


"Aşk olmadan hayat ne kadar sakin, ne kadar güvenli, ne kadar huzurlu ve ne kadar sıkıcı" diyordu Sean Connery'in bedenindeki rahip William of Baskerville. Umberto Eco'nun bu ölümsüz eserinde Christian Slater'ı küçücük hallerinde Adso of Melk rolünde görmek gülümsetiyor insanı. Fransız yönetmen Jean-Jacques Annaud'un en iyi filmi olarak kalacak gibi görünüyor bu kusursuz uyarlama. Umarım Hollywood yeniden çevrimini yapmaz ve bu güzel film hep tek olarak hafızalarımızda kalır.

8 Şubat 2011 Salı

Surreal Aşk


Reconstruction o zamana kadar izlediğim en iyi filmlerden biri olmuştu. Hala da öyle. Geçen yıllar bu filmin üzerimdeki etkisini azaltması bir tarafa daha da fazlalaştırdı. Danimarkalı yönetmen Christoffer Boe'in muhtemelen kariyerinin doruk noktası olacak bu film. Arkasından gelen bir sürü filme de ilham olması cabası.
"Sen benim hayalimsen bende senin hayalinim"
"Aşk o güne kadar var olan her şeyi unutmak ve yeni bir hayat yaşamakmıdır?"
-Ne oldu orda?
-Gencin biri işte
-Seni tanıdığını mı sanmış?
-Hayır beni sevdiğini sanmış.

Signora Enrica


Bu filmi çok merak ediyorum. Claudia Cardinale bir türk filminde! Fellini ve Viscontinin kemikleri sızlasın :)

Hable con ella


Almodovar'ın bu incelikli filminde unutulmaz bi dialog geçer.
-Dünyada sevdiğin birinden ayrı kalmak kadar kötü bir şey olamaz.
-Hikayen oldukça acıklıymış
-Aşk bittiğinde geriye dünyanın en acıklı hikayesi kalır.

Monster


Charlize Theron'un hayatının rolünü oynadığı bu dramada Aileen Wuornos'un ölüm kararının sonrasında ağzından şu sözler dökülür.
"Her bulutun gümüş bir işlemesi var. Kader dağlara taşınabilir sevgi her zaman kaçabilir. Her şeyin bir nedeni vardır. Hayat varsa umutta vardır. Size bunu söylerler hep."

Jon!


Bu yakışıklı adam Tom Ford'un A Single Man'ın de kısacık bi rolde görünür. Ve der ki: "Annem aşkı otobüse benzetir. Biraz daha beklersin, bir tane daha gelir." Ünlü İspanyol model Jon Kortajarena kendisi. Ford kataloglarında kullandığı Jon'u filminin en harika sahnelerinden birinde misafir etmiş. Ne de güzel yapmış.

Cousins


Isabella Rossellini dedim aklıma onun 1989 yapımı Joel Schumacher'in yönettigi Cousins isimli filmi geldi. Ordan şık bir replik aktarmak isterim.
-Sence evli olsak nasıl bir şey olurdu?
-Korkunç felaket bir şey olurdu. İlk başlarda beni eğlenceli ve komik bulurdun. Sabahları çıkardığım komik sesleri severdin. Fakat üç ayın sonunda beni yastıkla boğmak isterdin. Çünkü çok konuşuyorum.
-Konuşmalarını seviyorum.
-Bu kadar çok konuşuyoruz çünkü daha evlenmedik.

61.Berlinale başlıyor


10-20 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 61.Berlin Film Festivali jüri başkanlığını bu sene ünlü italyan aktrist Isabella Rossellini yapacak. Farklı kategorilerde 58 ülkeden toplam 385 filmin gösterileceği festivalde Altın Ayı için şu filmler yarışacak:
Yönetmenliğini Seyfi Teoman'ın yaptığı ve İlker Aksum, Fatih Al, Güneş Sayın, Baki Davrak, Taner Birsel, Mehmet Ali Nuroğlu'nun oynadığı "Bizim Büyük Çaresizliğimiz", Jonatan Sagall'ın İsrail ve İngiltere ortak yapımı "Lipstikka", Almanya'dan Andreas Veiel'in "If not us, who", ABD'den Victoria Mahoney'in "Yelling To The Sky", Miranda July'nin ABD ve Almanya ortak yapımı "The Future", Bela Tarr'ın Macar, Fransız, Alman, İsviçre ve ABD ortak yapımı "A Torinoi Lo", Ralph Fiennes'in İngiliz yapımı "Coriolanus", Paula Markovitch'in Meksika, Fransa, Polonya ve Almanya ortak yapımı "The Prize", Asger Ferhadi'nin İran yapımı "Nadir'in Simen'den Ayrılığı", Fransa'dan Michel Ocelot'un "Les contes de la nuit", ABD'den J.C. Chandor'un "Margin Call", Kore'den Lee Yon-ki'nin "Come Rain, Come Shine", Ulrich Köhler'in Almanya, Fransa ve Hollanda ortak yapımı "Schlafkrankheit", Joshua Marston'un ABD, Arnavutluk, Danimarka ve İtalya ortak yapımı "The Forgiveness Of Blood", Rodrigo Moreno'nun Arjantin, Alman ve Macar ortak yapımı "A Mysterious World" ve Alexander Mindadze'nin Rus, Alman, Ukrayna ortak yapımı "Innocent Saturday".

David Lynch ve Solo Şarkılar



O kadar sıradışı filmden sonra Lynch usta şimdi de single çıkartmış. Tebrik ederiz kendisini.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Chungking Express


-Gürültülü müzik seviyormusun?
-Evet ne kadar yüksekse o kadar iyi. Düşünmemi engelliyor.
-Düşünmeyi sevmiyormusun? Ne seviyorsun?
-Hiç düşünmedim. Öğrenince söylerim.

Orjinal Fikirler


Miranda July çok sevdiğim değişik alanlarda güzel eserler veren üretken bir sanatçı. Bu film ise onun ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesi. Elbetteki görülmeye değer.

Eggs


Bent Hamer'in favori filmim. Moe ve Pa kardeşlerin sıcacık ilişkileri. Konrad'ın gelmesinden sonra bozulan dostlukları. Ve tabii ki yumurtalar.

The Elephant Man


"I am not an animal! I am a human being! I...am...a man!"
John Merrick

Kekeme Kral


Geoffrey Rush ne kadar büyük bir oyuncu biliyorduk. Ancak Colin Firth de bu oyunuyla ne kadar iyi bir aktör olduğunu kanıtladı. Tom Ford'un fotoğraf karelerini andıran naif filmi A Single Man'de de yeterince iyi olan Firth an itibariyle The King's Speech'le Oscara en yakın aday. Kekeme Kral 6.George rolüyle filmin her anında falso vermeden oynamış. Rush hoca rolünde gene döktürmüş. O da Oscarın yardımcı erkek oyuncu adaylarından. Film de dahil olmak üzere 12 dalda altın heykelcik için yarışacaklar. Ödül bu çok ustalıkla oynanmış filme gider mi bilmiyorum ama son dönemlerin en iyi oyuncu performansları burda.

Confessions Of A Dangerous Mind


"Gençken enerjin sonsuzdur. Einstein olabilirsin, Mozart olabilirsin. Ama olabileceklerinin yerini olduklarının aldığı yaş geldiğinde Einstein değilsindir, Mozart değilsindir, hiç bir şey değilsindir."
Chuck Barris

Black Swan > Leon


Kuşkusuz günümüz sinemasında kuğu rolüne en çok kim yakışır sorusuna büyük bir çoğunluğun Natalie Portman diyeceği düşünülebilirdi. Yönetmen Darren Aronofsky'de öyle düşünmüş olmalı ki bu rolü Portman'ın ellerine teslim etmiş. Natalie'de Leon'dan sonraki en iyi performansını gösterip Oscarı kucaklamanın eşiğinde.

Siyah-Beyaz ayrımı, ünlü kuğu gölü balesinin benzersiz anlatımı, karışan kişilikler Black Swan'ı senenin en iyi filmlerinden biri yapmaya yetiyor. Aronofsky böylece değerli filmler koleksiyonuna bir yenisini daha ekleyip, Mickey Rourke'dan sonra Natalie Portman'ı da Oscara epeyce yaklaştırıyor. Bu kez kazananın o olmasını bekliyoruz.

Donnie


"Keşke zamanda geri gidip bütün o saatler boyu karanlık ve acıyı alıp yerine iyi bir şeyler koyabilseydik"
D.Darko

Aşk Kırıkları


Michelle Williams'ı hep sevmişimdir. Dramalarda çok iyi performans verir. Ryan Gosling'de Michelle'le iyi bir ikili olmak için biçilmiş kaftan. Bu film çok naif ve gerçek. Aşkın acıtan yanlarına çok güzel bir bakış.

Woody cephesinde yeni bir şey yok


Çok büyük hayranı olduğum değerli Woody Allen'in son beş filminde ne yapmak istediğini gerçekten anlamış değilim. Hele ki son filmi You Will Meet a Tall Dark Stranger bu halkanın en berbat kısmı. Zaten Allen bu kadın-erkek ilişkilerini seneler önce tüm detaylarıyla kimsenin anlatamadığı ustalıkta anlatmıştı. Yeniden böyle son derece basit sıradan ve izleseniz de olur izlemeseniz de tarzında filmlere ne gerek var?

Elbette Woody'den bir Annie Hall bir Manhattan beklemiyoruz ama bu kadarı da gereksiz artık. Hem çok sık film yapıyor hem de anlamsız. Hayranlarına ızdırap çektirmekten başka bir işe yaramıyor malesef. Biz seni eskilerinle sevdik Woody yaptırma bize habire nostalji!